30 Temmuz 2013 Salı

WHAT DOES THOUGHT COME FROM?

Every existence in our reality come from our thoughts. However we take every bid of this vibrational reality for granted. Actually what is going on around us is made by our thoughts. This thinking action  is higher vibrational frequency than our body vibrations. That's how we connect to higher force. Every frequency among infinite possibilities has different vibrational existence and in tunıng in the same frequency makes the mass. Our bodies are just simply a light tuned in same vibrations which  bring our thoughts in to the mass of our reality. There is no way to touch in a different existence by your body but only by your thoughts.
So if you wish to change your unwanted habits do your affirmations in your brain by picturing them rather than by mumbling over and over. When you read something use your eyes only not your lips. Most people tend to move lips rather than using only eyes to understand what they read. It is a little hint to increase your vibrations to manifest what you want to experience in your local reality.
After all in summary, OUR THOUGHTS HAVE HIGHER VIBRATIONAL FREQUENCY THAN OUR LOCAL EXISTENCE. USE IT WISELY AND FOR THE GOOD OF ALL INFINITE UNIVERSES not only for your good. BECAUSE YOU ARE YOUR OWN UNIVERSE TO TAKE CARE OF.

28 Temmuz 2013 Pazar

CAUSE AND EFFECT! NOT ANYMORE...

Living in this exceptional time of existence is very exciting. From now on most of your habits of your thought and belief system won't work for you anymore. Some of your subconscious knowledge and beliefs come from your ancestors. It is very very diffucult to alter these system of habits and takes quite a bid of time. You  all have been programmed to believe something has to cause to create effect.
However this belief will change that effect has already been there so it will make related cause to happen.
You believe and you be. Therefore that state of being will create causes to make itself the way it has been believed. So knowing that concluded state will be the effect and cause.
If you want to have different destiny rather than you seem to be having unwanted state of being then change your focus to a different one among the others that have been staying to be experienced by you.
Believe than See, Know and Be!

27 Temmuz 2013 Cumartesi

ALBERT EINSTEIN... KUANTUM FİZİKÇİLERİ ATEİST MİDİR?

20.yüzyılın en ünlü kuantum fizikçilerinden olan Einstein ortalama 115 IQ yani zeka oranına sahip normal insana göre 172 IQ oranına sahip üstün zekalı bir bilim insanıdır.
Einstein bilinçli veya bilinçsiz sahip olduğu beynin sağ lobunu çok güçlü bir şekilde kullanabiliyordu. Allah'ın kendisine verdiği bu lütfu yani beynini uyku sırasında yayılan THETA beyin dalgasını, günün bir çok süresinde kullanabilme yetisine sahipti.
Peki bu kadar zeki bir insanın Tanrı inanışı nasıldı acaba?
Daha doğrusu Yüce bir Yaratan olduğunu kabul ediyor muydu?
Burada okuyacaklarınızdan sonra en doğru kararı siz vereceksiniz.
Einstein bir söyleşide kendisine yöneltilen '' Tanrı'ya inanıyor musunuz?'' sorusuna bakın nasıl cevap verir.
''Varolan her şeyin uyumlu bir birlikteliğinde ortaya çıkan Tanrı'ya EVET; ama insanların günlük işleriyle ilgilenen cezalandırıcı veya mükafatlandırıcı Tanrı'ya HAYIR.''
Ayrıca önemli sözlerinden biri olan ''Tanrı zar atmaz.'' sözüyle evren de hiç bir tesadüfe yer olmadığını ima etmiştir.Öğrencilik yıllarında bir ders esnasında yaşanan ilginç bir anı'sını da burada dile getirmek isterim ki en önemli Tanrı inancını belirten olaylardan biridir.
Üniversite yıllarında derslerden birinde Profesör öğrencilere ''Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?'' diye sorar. Bir öğrenci ayağa kalkar ve ''Tabi ki O yarattı.'' der.
Profesör cevabın hemen ardından ikinci soruyu sorar. '' Eğer her şeyi Tanrı yarattıysa ve şeytanın varlığını da kabul ediyorsan şeytan'ıda Tanrı yaratmış olmalı. Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de Tanrı şeytandır.'' der.
Öğrenci bozularak yerine oturur.
Artık profesör kendinden emin tam konu değiştirecekken bir öğrenci ayağa kalkar ve bir soru sormak istediğini söyler.
 Profesör ''Tabi ki sor bakalım.'' der.
Öğrenci, ''Efendim soğuk var mıdır? der.
Prof., ''Elbette vardır.''der.
''Sen hiç üşümedin mi?''diye devam eder.
Öğrenci, ''Aslında fizik kurallarında soğuk yoktur. Realitede soğuk sıcaklığın yokluğudur. Mutlak 0 derece sıcaklığın yokluğudur.'' der.
Ardından, ''Peki efendim karanlık var mıdır?'' diye sorar.
Prof., ''Tabi ki vardır .''der.
Öğrenci ''Yine yanıldınız efendim. Karanlık yoktur. Realitede karanlık ışığın yokluğudur. Işığı ölçersiniz fakat karanlığı ışığa göre ölçersiniz.Tek başına karanlık hiç bir şeydir.'' der.
Profesör dayak yemiş nakavt olacak hale gelmiş boksöre dönmüştür.
Daha tam olarak kendine gelemezken öğrenci son bir sorusu olduğunu söyler.
''Efendim şeytan var mıdır?'' der.
Profesör biraz endişeli olarak ''Bildiğim kadarıyla evet.'' der, kısık bir sesle.
Öğrenci alaylı bir gülümsemeyle, ''Şeytan da yoktur, efendim.''der.
Şeytan Tanrı'nın yokluğudur. Aynen karanlık ve soğuk gibi o da sadece bir illüzyondur Sıcağın
gelmediği yerden gelen soğuk, ışığın gelmediği yerde oluşan karanlık gibi Tanrı inancının olmadığı
yerde deneyimlenen korku ve acı'da  şeytan'dır.'' der öğrenci.
Bu öğrencinin adı ALBERT EINSTEIN'dır.
Herkesin ateist olarak bildiği bu insan tam aksine Tanrı inancıyla dolu  Tanrı'yı değil, Tanrı'nın yaratmiş olduğu mucizevi evreni sorgulayan ve araştıran bir fizikçidir. Kuantum fiziği ile uğraşan her insanın  Tanrı'nın Muhteşemliği karşısında şaşkınlıktan gözleri kamaşır.
Ve son olarak bu harika adamın dilini çıkardığı fotoğrafında gençlere yönelik çok önemli bir sözü vardır,
''Eğer bizden daha adil, barışçıl ve daha sorumlu olmazsanız sizi şeytan alsın.''der.
Kısacası Tanrı'yı yok sayarsanız başınıza geleceklere katlanın imasında bulunur.

Artık zaman çok değişti. Beyninizi THETA düzeyine çekebilme teknikleri ile sizde bir EINSTEIN olabilirsiniz. Bu tekniklere sahip olmak için blog ana sayfayı gözden geçirin. Orada detaylara ulaşabilirsiniz.


25 Temmuz 2013 Perşembe

THERE İS ONLY A TINIEST LINE IN BETWEEN YOUR WILDEST DREAMS!

If I say this that there is only a tiniest line standing in between you and your  wishes. Would I piss you off?
I would, wouldn't I?
Because your thought and belief system are set the way you see every problem has diffucult solution.
However in every  diffuculties THERE IS ONLY A TINIEST LINE FOR SOLUTION!
For example a little line under your eye could make you look a little older.
THERE IS ONLY A TINIEST LINE IN BETWEEN LOOKING YONGER AND OLDER!
If a football player makes a little awkward move could cause having a broken arm or so.
THER IS ONLY A TINIEST LINE IN BETWEEN SUCCESS AND FAILURE!
Also driving your car carelessly could cause you make an accident.
THERE IS ONLY A TINIEST LINE IN BETWEEN HEALTH AND SICKNESS!
IN SOLUTION, EVENTHOUGH EVERY PROBLEM SEEMS TO BE VERY TOUGH TO YOU BECAUSE OF YOUR THOUGHT SYSTEM THERE IS ONLY A TINIEST LINE IN BETWEEN YOUR FRUSTRATION AND FULLFILMENT OF YOUR DESIRES.


DÜŞLERİNİZE KAVUŞMAK İÇİN ARADA SADECE İNCECİK BİR ÇİZGİ VAR!

''Hayata sil baştan yeniden başlamak için arada sadece incecik bir çizgi var!'' cümlesi kulağa ne kadar çok hoş geliyor, değil mi?
Gözünüzde imkansız olarak büyüttüğünüz o sorunlarla çözümü arasında sanki aşılması imkansız olan engel aslında aradaki sadece incecik bir çizgi desem sizi biraz kızdırır mıyım?


INTELLIGENCE QUOTIENT OR/AND EMOTIONAL QUOTIENT!

Did you know what is more important than the other?

 Do you use one or both and are you awared of how important using them in harmony. Because harmony in between them creates miracles in your life.

 It is the main key to manifest what ever you wish to be your life experience !

Being only intelligent and ignoring your emotions can not help developing your soul.

 YOU MUST BE IN THE SAME VIBRATIONS WITH BOTH INTELLIGENCE AND EMOTIONS WHICH BEING IN THIS STATE CREATES EXCELLENT HARMONY CALLED MIRACLES.

Your soul desires synchronization of your mind and heart. Use them conciously and wisely and be aware of what changes you'll have in your life.

23 Temmuz 2013 Salı

IQ + EQ = SQ MUCİZE OLUŞUMUNUN FORMÜLÜ MÜ?

Her insanın ortalama IQ'su yani zeka oranı 100 ile 120 arası değişir. Halk arasında IQ'su yüksek insan zeki insan olarak bilinir. Genelde bu doğrudur fakat EQ oranı yani duygusal zeka oranı düşük insan  ne kadar zeki olursa olsun mutluluğu tam olarak yakalayamaz. Eınstein 172 IQ oranına sahip olmasına rağmen barışçıl niyetini bir türlü gerçek deneyimi olarak yaşayamadı. Çünkü çocukluğu hep savaşlar içinde geçti. İç dünyasının keşfinin başlangıcını yapmasına rağmen EQ oranı IQ oranına nazaran düşük ve uyumsuz olduğu için keşfin derinine inemedi. Onun için düşündüğü deneyimlerin farkındalığında kalamadı.
Peki nedir bu birlikte oluşum sürecinin formülü?
IQ + EQ = SQ
ZEKA ORANI + DUYGUSAL ZEKA ORANI = RUHSAL ZEKA ORANI = DENEYİM OLUŞUMU
ALLAH'ın bize  vermiş olduğu AKIL ile KALPTEN gelen NİYET uyum içinde olduğunda oluşan EVRENSEL  HARMONİ bizim niyet ettiğimiz yaşam deneyimlerini oluşturmaya başlar. Kimileri bu olaya YARATIM SÜRECİ demesine karşın ben YARATIMIN TAMAMEN ALLAH'a mahsus bir süreç olduğunu savunur ve bu sürece DENEYİMİN OLUŞUM SÜRECİ demeyi daha uygun bulurum. İşte MUCİZE dediğimiz oluşum burada başlar. İşte RUH dediğimiz ÖZBENLİĞİMİZ BURADA BESLENİR VE BÜYÜR.
Bu formülü özümseyip iyi niyetlerimizi oluşturmaya başladığımızda yaşam bir oyun haline dönüşür.

HEPİNİZE MUCİZELERİN BİR BİR GERÇEKLEŞTİĞİ İYİ OYUNLAR DİLERİM.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

MİZAH! TEKRAR HATIRLAMA ZAMANI...

Yaradılmış olan tüm canlıların içinde İNSAN'ın diğer canlılardan DÜŞÜNEBİLEN VARLIK olarak ayrıldığını hepimiz biliriz.
Halbuki bugüne kadar bize öğretilen bilgiler ya eksik yada yanlış yada en doğrusu bu zamanlarda eski bilgiler artık işe yaramıyor.
En doğru farklılık bence insanın sahip olduğu MİZAH duygusu. Yüce Yaradan diğer canlılara insanın sahip olduğu  tüm duyguları vermiş olmasına rağmen neden mizah duygusunu sadece İNSAN'a vermiş acaba?
Çünkü O'nun bizimle aramızdaki en yakın bağ  bu duygu olduğu için. Eğer şakadan ve mizahtan anlamayan insanlar tanıyorsanız onları yakından gözlemleyin. Eminim ki hepsinin ayrı ayrı kendilerine özgü hastalık problemleri vardır. Sadece deneyin bakın nasıl fark edeceksiniz. Mizah insan ruhunun gelişebilmesi için bir araçtır. O duyguyu sürekli kullanın.
 Bir çoğunuz sadece komedi filmleri seyrederek tedavi edilen hastaları duymuşsunuzdur. Size Amerika'da gerçekten olmuş bir olayı anlatayım. Hastalığının son evresini yaşayan bir kadın kaybedecek bir şeyi kalmadığı için evde gülüp eğlenmek için Charlie Chaplin filmleri alır ve gece gündüz bunları seyreder. Çok geçmeden kendinde farklılıklar hissetmeye başlar. Sabahları kendini daha enerjik ve mutlu hisseder. Bir ay sonra doktora kontrole gitmeye karar verir ve sonuç MUCİZE...
Evet bu gerçekten bir MUCİZE! Allah'ın bize vermiş olduğu bu lütfu bir çoğumuz unuttuk daha doğrusu unutturulduk. Şeytan mizah sevmez. Ego mizah sevmez. Fakat İnsan O unutulmuş MUCİZEVİ DUYGUYU hatırladığı an tüm dünya kaostan uzaklaşacak. MİZAH devletleri ve milletleri birleştirebilecek olan unutulmuş tek İLAÇTIR. Çocuklarınıza bu duyguyu aşılayın . Bırakın başkalarına zarar vermedikçe bu güzel duyguyu doya doya yaşasınlar. Bırakın bu duyguyla hep çocuk kalsınlar. Sizde içinizdeki çocuğu artık serbest bırakın. Bırakın '' Koca adamsın sana yakışıyor mu bu şakalar.'' demeyi. Ciddi olmak kimseye bir şey kazandırmadı. Birazda gülelim, dalga geçelim yaşamı bu kadar ciddiye almayalım. Gülün, kahkaha atın, birbirinizle şakalaşın. Akıllı ve yaratıcı insanların espiri kabiliyetleri çok yüksektir. Ne kadar mizah o kadar ruhun hafiflemesi demektir. Bırakın ruhunuz hasret kaldığı gıdaya kavuşsun...

18 Temmuz 2013 Perşembe

NEDEN BU KADAR ACI BU KADAR KEDER ALLAH'IM?

Mantığınızı kullandığınızda madem yüce bir Yaratıcı var neden dünyada bu kadar acı ve  hüzün kol geziyor? Neden küçücük çocuklar ve masum insanlar açlık ve yokluk çekerken diğerleri sadece bakıyor?
NEDEN YÜCE YARADAN BU ISTIRABA BİR SON VERMİYOR?

ÇÜNKÜ OLAN BİTEN HERŞEYDEN SİZ  SADECE VE SADECE SİZ SORUMLUSUNUZ!

Küçücük masum bir çocuğun acı çekmesinden, milyonlarca Afrikalı çocuğun açlıktan ölümünden tutunda kelebeğin saçınıza konmasına yada sağınızda solunuzda sanki sizi ilgilendirmiyormuş izlenimini veren her olay sizin kontrolünüzde gerçekleşiyor. Yaradan hiç bir şekilde ilgilenmiyor zannetmeyin. O sizin her seçiminizi tek tek deneyimlerinizden izliyor ve sizin seçiminizle Oluşumun gelişimini gözlemliyor.

Ya bırak şimdi Amerika'da okul basıp çocukları ben mi öldürtüyorum?
Mısır'daki  askeri darbeyi ben mi yaptım?
Kuzey kutbunda ki buzulları ben mi eritiyorum?
EVET, EVET, yüzbinkere EVET!
Peki komşunun  yeni doğan bebeği benim yüzümden mi hasta?

Senin yüzünden değil fakat senin iç dünyanın dışa yansıyan yansıması. Neden olan olayın senin seçimin olduğunu senden başka kimse bilemez. Sen karşıdakinin çektiği ıstırap veya acıyı sadece hissetmeye çalışırsın. O hissi onun sayesinde bilirsin. Gel gör ki acıyı çekenin o olduğunu zannedersin fakat asıl amaç o acının senin farkında olman ki bu sayede sen aşılanırsın ve o acı senin deneyimin olmadan senin  farkındalık kütüphanene girer. Sen senin sinema perdende oynayan her filmin her karesini santimi santimine planlıyorsun. Senin hayatında olan herkes ve her olay kendi deneyiminin bir parçası olarak gözükür fakat tüm  senin dışında sandığın  her olay senin deneyim
farkındalığında kalır.
Peki çok sevdiğim birinin karşımda eriyip gitmesini ben mi seçtim?
EVET!
O insanın acı çekmesine seyirci kalıyorsam ben nasıl insan sayılırım ki?
Acıyı o çekmiyor ki!
Sen senin dünyanda bulunan o  kişinin acı çektiğinin farkındalığını yaşıyorsun...
O diğer yaşam olasılıklarından birinde belkide senin acı deneyiminin bir farkındalığını yaşıyor olabilir.

Tamam buraya kadar anladık öyleyse hayatımda olan biten acıları nasıl dindirebilirim?

Şimdi geldik tüm senaryoların değişim olayına!
İlk olarak işe herşeyin sorumlusu olduğunuzu ve kendinizi bu şekilde kabul edip sevmenizle başlamanız gerekir.
BU KENDİNİZİ ARINDIRMA OLUMLAMALARI HALİNE DÖNÜŞSÜN.
Birinin iyileşmesini mi istiyorsun o halde önce bu deneyimin farkındalığını yaşatan düşüncelerini değiştir. O zaman senaryo da değişecek.
Hastayı hasta olarak değil senin düşüncenin bir yansıması olarak gör ve iç dünyana dön bak bakalım dışa neler çıkacak ve karşında duran hasta dediğin o kişi nasıl çeşitli neden sonuç ilişkisine dönüşen olaylar sayesinde eski sağlığına kavuşacak.

Her olay ve kişilerde ilk odak noktan KENDİN olduğunda kontrolün ne kadar kolay olduğunu görecek ve dış dünya tabir ettiğin o uçsuz bucaksız alanda kurban rolüne bürünmeyeceksin.
BUNDAN BÖYLE YÜCE YARADAN'IN NEDEN HİÇ BİR MÜDAHALEDE BULUNMADIĞINI DAHA İYİ GÖREBİLİYOR MUSUN?

13 Temmuz 2013 Cumartesi

ÇOĞUL FARKINDALIK!

Rüyalar!
Herkes tarafından deneyimlenen fakat sırrı bir türlü çözülemeyen uyku halinin bir parçası. Evet artık yeni dünyanın yeni bilgileri ışığında size rüya tabir ettiğiniz bu halin asıl oluşumundan bahsedeceğim. Yüzyıllardır bir çok biliminsanı rüya halini araştırıp durdu fakat  bir türlü tatmin edici bir cevap bulamadılar.
 Peki nedir bu rüya?
Sadece beynin Beta dalga katmanında oynadığı sanal bir oyun mu yoksa gerçekliğin başka bir farkındalığında yaşanan bir realite boyutu mu?
İşte şimdi söyleyeceklerimden biraz rahatsız olabilirsiniz!
Bazen sokakta dolaşırken garip giysili veya garip davranışlı insanlar görürsünüz  ve onları ya deli ya da garip tipler diye nitelendirip üzerinde pek durmazsınız. İşte o insanlar sizin aynı anda yaşanan boyutlar içinde gezen ve kendini rüya içinde zanneden insanlardır. Sizde aynı şekilde olayları uykunuzda rüya halinde yaşıyor zannederken aslında başka realitelerin farkındalığını yaşarsınız. Siz rüya halinde bulunduğunuz ve anlam veremediğiniz yer, zaman ve insanları gerçekten yaşarsınız. Onlarda sizi yaşamlarında bir anda farkındalık içinde bulur ve size bir anlam veremezler. Onlar için siz bir muamma olarak kalırsınız ve aynı durum sizin içinde geçerli olur. Aynı anda hiç görmediğiniz insanların belirmesi başka bir boyutta kendilerini uyuyan ve rüya gördüğünü zanneden insanların başka bir realite içinde bulunmasıdır.
REALİTELER BİRBİRİNE KARIŞAN FREKANSLAR ARASINDA KALABİLİRLER.
Bundan böyle yaşamınızda bir anda beliren esrarengiz insanları daha iyi anlayacaksınız. Tek sorun onları içinde bulundukları realitenin farkındalığından koparmamaktır. Eğer asıl realitelerindeki farkındalıktan koparlarsa diğer realitede bilinçlerini kaybedip o bulunması gereken yerde deneyimleri son bulur.

9 Temmuz 2013 Salı

REALİTENİ DEĞİŞTİRMEK SENİN ELİNDE...

BİREYSEL ARINMA KİTLESEL ARINMAYI GETİRİR!

SIKINTI, ENDİŞE VE KORKULARDAN BUNALDINIZ MI?
ŞİMDİ BU DUYGULARDAN KURTULMANIN TAM ZAMANI. SABIR VE METANETLE UYGULAYACAĞINIZ ARINMA ÇALIŞMASI İLE FARKLI BİR ORTAM İÇİNE GİREBİLİRSİNİZ. KİTLESEL İBADETLE YÜKSELEN ENERJİ DALGASI SİZİ DAHA İLERİYE DOĞRU SURF YAPMANIZI SAĞLAR. ÖNEMLİ NOKTA BU UYUMA GEÇEBİLMEKTİR. ARINMA SÜRECİNCE KORKULARINIZ VE KAYGILARINIZ BİR BİR ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLAR. FAKAT BİLİN Kİ YAŞADIĞINIZ HER SORUN BİLİNÇALTINIZDA DİPLERDE GİZLENMİŞ OLAN KORKULARINIZIN SU YÜZÜNE ÇIKMASIDIR. BU KORKULAR NÖTRLEŞİRKEN ETRAFINIZDA BAZI İYİLEŞMELER GÖZÜNÜZE ÇARPMAYA BAŞLAR. İÇİNİZDEKİ DUYGULAR İYİLEŞME SÜRECİNDE SANKİ BİR PARADOKS OLUŞUR GİBİ KÖTÜYE GİDER GİBİ GÖZÜKÜR. BU DURUM GEÇİCİDİR VE İYİLEŞME SÜRECİNİN BİR İŞARETİDİR. SABIRLA KENDİNİZİ AFFEDİP SEVMEYE DEVAM EDİN. NEFRET DUYGULARI ÇOĞALMAYA BAŞLADIĞI AN SADECE OLURUNA BIRAKIP KENDİNİZİ GÖZLEMLEYİN VE İNATLA KENDİNİZİ VE TÜM İNSANLARI AFFETME OLUMLAMALARINA DEVAM EDİN. GÖRECEKSİNİZ ETRAFINZDA OLUP BİTENLER HEP SİZİN LEHİNİZE DÖNMEYE BAŞLAYACAK. SİZ BU DUYGULARDAN UZAKLAŞTIKÇA ETRAFINIZDA AYNI ŞEKİLDE SİZİ TAKİP EDECEK. 
SİZ İYİLEŞİN TÜM DÜNYA İYİLEŞSİN...

SU RİTÜELİ! I Tuncay YEŞİLPINAR