14 Şubat 2014 Cuma

O'NUN YERYÜZÜNDEKİ GÖZÜ VE KULAĞI OLDUĞUNUZU ANLADIĞINIZDA KÖTÜLÜK YAPAMAZSINIZ!!!

Tüm zamanların en büyük yanılgısı olan ACİZLİK insanoğlunu doğal halinden almış kendi yarattığı kötülük kavramına tutsak etmiştir.

Artık bu rüyadan UYANMA vakti geldi!

Siz rüya görürken neden orada bulunduğunuzu sorgulamaz ve tüm duyularınızla her olan biteni hissedersiniz. Karşınızdaki size kötülük yapıyorsa uykuda sıkıntı çeker ve uyandığınızda bunun bir rüya olduğunu anlarsınız. Bedeniniz uykuda olduğu halde rüyanızda yolculuk eder, görür, duyar ve hatta tat bile alırsınız. Rüyanızda hava soğuksa gerçekten üşür sıcaksa terlersiniz. Rüyada yakınlık ve uzaklık kavramıda vardır.Tüm bunlar ZİHNİNİZDE gerçekleşir.

Peki uyanıklık halinde bulunduğunuz realiteyi daha gerçek yapan nedir?
Tüm bunlarda ya sadece ZİHNİNİZDE gerçekleşiyorsa!
Kimdir bu gerçekliği izleyen?
Üzerinde bulunduğunuz YERYÜZÜ tek olmasına rağmen herbiriniz AYRI AYRI DÜNYALARA sahipsiniz.
Hiç kimse hatta tek yumurta ikiziniz dahi sizin sahip olduğunuz dünyanıza giremez. Oranın tek hakimi SİZSİNİZ.
Size karşı yapılan her kötülüğe karşı verdiğiniz tepki sizin titreşim düzeyinize yani SEVABINIZA kaydedilir.
İşte bu yüzden tüm olan bitenden SİZ sorumlusunuz. Kimse sizin dünyanızı ne anlayabilir ne de müdahale edebilir.
Bu durumda ortak bir dünyamız yok mu?
Var!
Fakat siz ortak dünya olarak gördüğünüz gerçekliğin TEK HAKİMİSİNİZ.
Herkes kendi dünyasında ki ortak dünyanın TEK HAKİMİ!
Siz bedeninizi İZLEYENSİNİZ!
Her uyanık halinde bir UYANMA SÜRESİ vardır.
Peki UYANIKLIKTAN UYANMANIN BİR SONU VAR MI?
VAR!
İŞTE O AN KİM OLDUĞUNUZU ANLADIĞINIZDA BU OYUN SİL BAŞTAN BAŞLAYACAK!!!





8 Şubat 2014 Cumartesi

KADER! Değiştirilebilir mi?

Kalemi tutan eli görmeyen kişi, yazıyı kaleme ait sanır. Aynı şekilde yükseklerde uçan kuşu görmeyen cahil de o kuşun yerde koşan gölgesini kovalar.
MEVLANA

Kimi insan kaderin kişinin değişmez sonucu olduğuna inanır. Başına gelen her olayın sorumluluğunu Tanrı'ya yükler.
Tamam kabul, buraya kadar ortak düşünce kalıbı bu şekilde oluşmuştur. Çünkü insan tembelliğini ve acizliğini böylelikle itiraf etmiş olur.
Ancak, KADER zamansızlığın bir ispatı olarak OLMUŞ OLANIN YENİDEN DENEYİMLENMESİ olduğu kadar onun insana Tanrı tarafından verilmiş özgür iradesiyle DEĞİŞTİRİLEBİLİR olduğunu da UNUTMUŞTUR.

6 Şubat 2014 Perşembe

SAYIN YOLCULARIMIZ, YAŞAM PİLOTUNUZA NE KADAR GÜVENİYORSUNUZ?

Birçok insan ayakları yerden kesildiği an kendini güvende hissetmez.Saatte ortalama hızı 900 km'cik olan uçağa binerken yaşamını uçağı kullanan tanımadığı ve hatta hiç bilmediği bir pilota emanet eder ve bu durum haliyle onda tedirginlik yaratır. Eğer uçağı kendi kullanmış olsaydı bu tedirginliği ortadan kalkmış olurdu değil mi?
Peki hiç düşündünüz mü ki üzerinde yolculuk ettiğiniz dünyanın PİLOTU kim?
Neden kendinizden bu kadar emin olup bu kadar rahat hissediyorsunuz ve kendi dertlerinize düşmüşsünüz?

Şimdi size üzerinde bulunduğunuz geminin özelliklerinden bahsedeyim!

Dünyanız güneş etrafında daireye yakın bir yörüngede saatte 108.000 km hızla dönüyor.
Güneş sisteminiz Samanyolu Galaksisi içinde merkez etrafında saatte 792.000 km hızla dönüyor.
Samanyolu Galaksisi Aslan burcundaki takım yıldızlara doğru saatte 2.160.000 km hızla ilerliyor.
Bu kadar süratle giden bir yolculuk içindesiniz ve kendinizden o kadar eminsiniz ki inanılmaz bir güven sergiliyorsunuz.
Peki pilotunu dahi bilmediğiniz bir yolculuk içinde olup da nasıl bu kadar rahat ve emin olma duygusu içindesiniz?

BEN HEMEN CEVABINI VEREYİM!

ÇÜNKÜ İSTER İNANIN İSTER İNANMAYIN HER BİRİNİZ HÜCRESEL YAPINIZDA PİLOTUN KİM OLDUĞUNU BİLİYORSUNUZ.

Peki o halde neden hala geleceğinizden bu kadar endişelisiniz?
Nasıl bir paradoks içindesiniz?
Peki artık yaşamınızın nasıl bir güvencede olduğunu algıladığınız da, bu zamana kadar sahip olduğunuz düşünceleriniz hala aynı mı kalacak???
Yoksa hala bir türlü kopamadığınız illüzyona takılı kalmayı mı seçiyorsunuz?
Kendinizi bu oyuna çok kaptırmayın!

4 Şubat 2014 Salı

BUDDHA "Sorun zamanınız olduğunu sanmanızdır." KISSADAN HİSSE!

Bir zamanlar bir prens varmış. İstediği kadar zenginlik ve bolluğa sahipmiş, fakat bir türlü mutlu olamıyormuş. Babasının ve annesinin halka karşı tutumunu kabullenemiyor ve sürekli kendi kendine dert ediyormuş. Onlara sesini biraz yükseltse hemen sindiriliyormuş. Zaman geçmiş prens kral olmuş fakat her nedense halkına babası gibi davranmaya devam etmiş. Yaşlanmış ve günün birinde Allah'ın huzuruna çıkmış. "Allah'ım bana bir şans daha ver ki bu defa yapmak istediklerimi yapayım ve huzuru bulayım." demiş.
Yaradan " Sen her defasında benden son bir şans istiyorsun. Fakat sana verdiğim her bir şansı daha önce almış olduğun son şansları unuttuğun için tekrar tekrar aynı hatalarla karşıma geliyorsun."
Prens " Peki ben bu unutkanlık perdesini bilemezsem nasıl doğruyu bulacağım?" diye sormuş.
Yaradan " Sen bu oyuna girmek istediğinde kendi özümü hiç unutmam dedin. Şimdi sana bir şans daha veriyorum. Git ve zamanın yokmuş gibi yaşa. Hislerine güven. İşte o an beni hatırlayacaksın. Bu defa sana verilecek bir şans yokmuş gibi yaşamını düzenle. İşte o an cenneti yaratacaksın!" demiş ve prens unutkanlık perdesi arkasında tekrar kendi gençliğini bulmuş...

SU RİTÜELİ! I Tuncay YEŞİLPINAR