18 Mayıs 2016 Çarşamba

SADECE TİBET RAHİPLERİNE ÖZGÜ DEĞİL!

Biz insanoğlu içinde bulunduğumuz dünyada maruz kaldığımız olumsuz bilgi birikiminden adeta uyuşturulmuş durumdayız. Bu dünyada ki varlığımızın sebebini dahi unuttuk. Çocukluğumuzdan beri gelen öğretilmiş yanlış veya diğerlerinin doğruluğunu kabul etmiş olduğu bilgilerden oluşmuş duygu, düşünce ve inanç kalıpları oluşturduk. Tüm bu şartlanmalar eşliğinde yaşam mücadelesi veriyoruz. Kendimizi kaybetmiş ve kader kavramına teslim olarak sorumluluklardan kaçmaktayız.
Peki, bu gidişata nasıl dur diyebiliriz? 
Her birey kendi uyanışından sorumludur. Gün içinde stres ve gerginlikten beynimiz sürekli Beta dalgaları yayar. Bu bedenimizi koruma amaçlı, bizi alarm durumunda tutmak içindir. Gel gelelim bu süreklilik bedenimizi yıpratır ve zamanla hastalıklara yenik düşeriz. Bedenimiz sadece gece uykuya geçtiğimiz saatler içinde dinlenme imkanı bulur. Fakat her uyku esnasında beynimiz Theta dalgası yayar diye bir durum sözkonusu değil. Beyin ancak rüyaların derin evresinde ve karanlık ortamlar ile belli bir deniz seviyesi yüksekliklerinde Theta düzeyine anlık geçişler yaparak bedenimizi yenileyen melotonin, serotonin ve dimetiltriptamin hormonlarını salgılar. Tabii ki çok kısa süreli olduğundan pek de fayda sağlıyor diyemeyiz. Himalayalar gibi yüksek dağlık bölgeler beynin DMT salgılaması için mükemmel ortamlardır. Bu yüzden Tibet rahipleri sürekli ritüel olarak uygulamakta oldukları ayinlerde dış dünya ile bağlantılarını çok kolay bir şekilde kesip iç dünyalarında ki yolculuğa çıkabiliyorlar. Ancak, dünyaca ünlü Psikolog ve Kişisel Gelişim Uzmanları, her birimizin de nerede ve nasıl yaşadığımıza bakmaksızın, uygulayabileceğimiz Theta Bilinçaltı teknikleri ile beynimizi eğitebileceğimizi gösteriyorlar. Uzun yıllar üzerinde araştırma ve çalışmalar yaptığım bu Theta teknikleri birer mucize yaratıyorlar. Bu sayede beynimizi eğiterek sadece uyku sırasında değil gün içinde de beynimizi Theta düzeyine çekebiliyoruz. Böylelikle hem duygu, düşünce ve inanç kalıplarımızın etkisinden kurtuluyor hem de yaşam amacımıza yönelik istek ve niyetlerimiz doğrultusunda yaşamımızı idame ettirme imkanı buluyoruz. Artık bu şartlandırılmış ve kısır döngü içinde kalmış dünyanın durumunu farketmek ve zihin cehenneminden kurtulmanın zamanı geldi de geçiyor bile!
Şimdi uyanmanın tam zamanı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder