23 Temmuz 2016 Cumartesi

Kişisel Meditasyondan Kitlesel Dönüşüme

Yaşadığımız şu zor günler, karışık ve düşük titreşime sahip bir enerji yumağında olduğumuzun mükemmel bir göstergesidir.

Burada çok kritik bir noktaya değinmek istiyorum!

Eğer, bu seviyede ki manyetik alandan kendimizi kurtaramazsak, bu alan beslenir, daha da güçlenir ve devamında forma dönüşen deneyimlerimiz artar.
Sürekli o düşük titreşime sahip deneyimleri konuşup üzerinde yoğunlaştıkça o alana sahip enerji girdabı büyür ve karşımıza çıkacak olan olay ve kişilerde aynı alan frekansına sahip olduklarından, yaşam tam bir kaosa dönüşür.

Peki, bu alandan kendimizi nasıl çekeriz?

Bu alanı zayıflatıp, kendimizi nasıl ayrıştırırız?


Birinci ve en önemli nokta, aradaki bağlantıyı kesmek için konuya gereksizce değinip o alana sahip enerji frekansını güçlendirmemek. Bakın, burada gereksizce diyorum. çünkü, tabii ki karşılaştığımız olay ve kişileri analiz edip, hataları ve zayıf noktaları irdeleyeceğiz ki bir kez daha aynı yanlışları yapmayalım.
 Benim demek istediğim, olan bitenden ders çıkarıp önümüzde yaşayacağımız olması gerekene odaklanmak.
Bir diğer ifadeyle, geleceğimizi nasıl istediğimize odaklanmak.
Böylelikle o alana sahip enerji frekansına uyumlanmak.

Hiç şüphesizdir ki, madde olarak gördüğümüz her şey bir enerji kaynağında oluşuyor. O enerji kaynağında oluşan girdabın, bizim algımıza göre,  açığa çıkışıyla durağanlaşması arasındaki sözde zaman kavramı o alanın titreşimini ve dolayısıyla içinde oluşturduğu frekansı belirler.
Bu alana düşünce ve hislerimizle etki ederiz. Eğer düşüncelerimiz karamsar ve olumsuzsa, bu hislerimizi etkiler ve açığa çıkan hislerin yaydığı enerji titreşimi o titreşime uyan diğer bir enerji alanına katılır ve karşımıza çıkacak olan enerjinin forma dönüşmesi de bu benzerlikte devam eder.

İşte, kısır döngü budur. 

İşte, defalarca tekrarlayıp, söylemek istediğim budur.

İkincisi, günlük yaşamda konuları değiştirmek ve sadece başka konuları açmanın çok büyük bir etkisi yoktur.
Asıl yapılması gereken, gün içinde her bireyin kendi içine çekilip, dikkatini en azından bir 15 dakikas geleceğin güzel günlerine yoğunlaştırmasıdır.
Böylelikle, kişisel bir 15 dakikalık yoğunlaşma, bir konuyu değiştirmekten kat be kat daha etkilidir.
Her birey kendi dünyasından sorumludur. Kendi çöplüğünü temizlemeden dış dünyanın temizlenmesini beklemek, zehir içip bir başkasının zarar görmesini beklemek gibidir. Siz istediğiniz kadar dış dünyanın güzelleşmesini bekleseniz de, içinizde bir kaos yaşıyorsanız, dışarıya da aynısı yansıyacaktır. Başka bir yansıma beklemeyin.

Son olarak, yaptığımız bireysel bilinçaltı bilgi birikimi temizliğinden sonra, artık bu yoğunlaşmayı toplu olarak aynı anda yapmaya çalışmaktır.
İşte burada, müthiş bir manyetik alan oluşur ve düşük seviyede bulunan enerji, bu yüksek alana tutunamaz ve eriyip gider.
Bu durumda farklı frekansa sahip enerji alanı, bizim fiziksel deneyimlerimize, o alana sahip forma
dönüşüm işlemini başlatır.

Bu yazıyı okuyan herkesten son derece kritik bir ricam var. 27 Temmuz çarşamba gecesi saat 23:00'te herkesin her nerede olursa olsun, kendine bir 15 dakikasını nasıl bir dünya düşlediği üzerine yoğunlaşmaya ayırmasıdır. Bu aynı saatte yüzbinlerce insan tarafından yapılması durumunda, içinde olduğumuz düşük enerji girdabından kendimizi kurtarırız. Bu çalışma öyle güçlü bir frekans yaratır ki an içinde tüm deneyimlerimize farklı formlar halinde yansır.

Bu çalışmaları birçok gelişmiş ülke uygulamaktadır. Ülkelerin refah ve mutluluğu, sahip oldukları bilinç yapısının genişliğini gösterir.

Haydi öyleyse, bu çalışmayı duyurabildiğimiz kadar yayalım.
Yepyeni bir güne uyanalım...

yesilpinar24@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

TAM BİR UYUM! I Tuncay YEŞİLPINAR